Tarihi stratejik düşünür Carl von Clausewitz’in "savaş, başka yollarla sürdürülen politikadır" sözünü yeniden yorumlayarak, bir siyasi düzenin, bir anlaşmanın veya ateşkesin, ancak silahlar sustuğunda ortaya çıkması gerektiği söylenebilir. Ancak burada, Clausewitz’in "total savaş" dediği, düşmanın koşulsuz olarak yok edilmesini amaçlayan bir durumdan bahsetmiyoruz. İsrail'in son iki yıldır yaşadığı gerçeklik, hükümetin 7 Ekim'den bu yana benimsediği total savaş mantığıdır. Bu süreçte, İsrail'in uluslararası ve bölgesel stratejik-politik ihtiyaçları tamamen göz ardı edilmiş, son olarak Katar'daki 'Hamas' liderliğinin hedef alınması gibi hareketlerle uluslararası alanda önemli zararlar verilmiştir. Diplomaside yaşanan bu tür vakalar, Tel Aviv'in Washington ile ilişkilerine de ciddi zararlar vermekte ve bu durum gelecekteki müzakerelerde olumsuz etkiler yaratmaktadır. Bu bağlamda, uluslararası toplumla iyi ilişkiler kurmaya çalışan bir ülkenin, böyle bir durumu görmezden gelmesi, onu tecrit edilmiş bir duruma sokabilir. Son günlerde BM Genel Kurulu'nun "İki devletli çözüm" çağrısı, bu siyasi düşüncenin acil bir ihtiyaç olduğunu açıkça göstermektedir. Unutulmamalıdır ki, uluslararası kurumlara saygısızlık, İsrail'in sırtına ek bir yük olacak ve onu dışlanmış bir devlet haline getirebilir.
Source : Israel Hayom